Şubat ayında doğum yaptığım gün -17 Şubat 2010- (Oğlum doğduğu gün acilen kontrol sonrası doğuma alındığımdan kimsenin haberi yoktu doğumumdan)ve bundan tam bir ay sonra yakın bir arkadaşımdan e postama iki mail düşmüş..Hiç vakit bulamadığımdan mailim içinde kalmış..Bunca ay sonra inbox kısmında bold kalan mailleri geçmişe dönük az önce taradım..Çok hoşuma gitti..Tarihleri de konuları da pek özel pek güzel..
Hemen blogumda bugün onları paylaşmak istedim:
-------------------------------
Her insan mutlu olamaz...
Çünkü; gereğinden fazla özler dünü,
Hakettiğinden fazla düşünür yarını Ve hiç haketmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü..
Her insan mutlu olamaz...
Çünkü; gereğinden fazla özler hayatından çıkanları..
Hakettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri Ve asla göremez yanıbaşındakileri...
anonim
TUZ VE SU
Hintli bir yaşlı usta, çırağının her şeyden sürekli şikayet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Yaşamındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyledi.
Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı.
"Tadı nasıl?" diye soran yaşlı adama öfkeyle "Acı" diye yanıt verdi. Usta kıkırdayarak çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. Sessizce az ilerideki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi.
Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sordu:
"Tadı nasıl?"
"Ferahlatıcı" diye yanıt verdi genç çırak.
"Tuzun tadını aldın mı?" diye soran yaşlı adamı, "Hayır" diye yanıtladı çırağı.
Bunun üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturdu ve şöyle dedi:
"Yaşamdaki acılar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Acının miktarı hep aynıdır. Ancak bu acının acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Acın olduğunda yapman gereken tek şey, acı veren şeyle ilgili duygularını genişletmektir. Onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış."
anonim