7 Ekim 2011 Cuma

Eğitimde Yeni Yaklaşımlar

Eğitimde Yeni Yaklaşımlar*

 

Yrd. Doç. Dr. Bahri ATA**

 

Sayın Yüksek Öğretim Kurulu Üyesi, Sayın Rektörüm ve Karabük Üniversitesinin Değerli Öğretim Elemanları,

Sizleri saygıyla selamlayarak konuşma konusuna geçmek istiyorum. Ama öncelikle bu faaliyeti düzenleyerek, üniversitenize konuşmacı olarak davet eden Sayın Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Burhanettin Uysal’a teşekkürümü ifade etmeyi bir borç bilirim.    

Bu konferansın konusu eğitimde yeni yaklaşımlardır. Bana ayrılan kısa zaman içinde konuyu ele almaya çalışacağım. Konferansa 6-9 Şubat 2009 tarihleri arasında Türkiye’de gazeteler tarafından verilen bir haberle başlamak istiyorum. Bu haber göre 4 Şubat 2009’da Kaliforniya, Long Beach’de  düzenlenen Teknoloji, Eğlence, Dizayn (TED) Konferansı ile ilgilidir. Bildiğiniz gibi, Teknoloji, Eğlence, Dizayn (TED) Konferansları 1984’te başladı. Bu yıl 25’incisi yapıldı. Bu faaliyetin amacı, bilimsel buluşlarıyla devrim yaratanların felsefelerini ya da toplulukları peşinden sürükleme kapasitesine sahip geleceğin önderlerinin projelerini daha büyük kitlelerle tanıştırabilmek olarak yazılmaktadır[1]. Bu konferansta Amerikalı zengin ve yardımsever Bill Gates, konuşma yaptığı bir salonda dinleyicilerin üzerine bir kavanoz sivrisinek saldı. Bu konferansta Bill Gates şöyle diyor; “Sıtma sivrisinekler tarafından yayılır. Biraz getirdim. Onları etrafa salacağım. Niye sadece yoksul insanlar sıtmaya yakalansın" ve daha sonra "Kellik ilaçlarına, sıtma hastalığıyla mücadeleden daha fazla para harcanıyor." diye konuşmasını sürdürüyor.  Salondakileri daha fazla tedirgin etmemek için, “merak etmeyin bunların hiçbiri sıtma yaratan cinsten değil” diyerek katılımcıları sakinleştirmeye çalışıyor. Bu olay, çok değişik açılardan yorumlanabilir, bana göre ise bir eğitimci ve konferansçı kimliği ile Bill Gates’in, eğitimin etkililiği ve kalıcılığı üzerinde düşünmesinin bir yansımasıdır. Aslında Bill Gates, katılımcılar için sıtma alanlarına üç boyutlu bir sanal gezi düzenleyebilirdi ve bu teknolojiye de sahip olduğu söylenebilir o ise daha otantik bir ortam oluşturmayı tercih etmiş ve getirdiği kavanozdaki sivrisinekleri konferans salonuna salmıştır. Böyle yaparak otantik ortamın sanal ortamdan daha önemli olduğunu da kabul etmiş oluyordu. Böylece esasen konferansımızın asıl üzerinde duracağı iki temel kavramla tanışmış oluyoruz. Bunlar otantik öğrenme ve ortam ile sanal öğrenme ve sanal ortamdır.

Buraya gelmeden önce öğrencilerime ve meslektaşlarıma “Sizce eğitimde yeni yaklaşımlar nedir?” sorusunu yöneltim. Onlardan aldığım yanıtları -ki bu yanıtlar günümüz eğitim bilim kitaplarının içeriği ile paralellik göstermektedir- sizinle paylaşmak isterim.  Bunları incelediğimizde yaklaşımların pek çoğunun 100–150 yıllık bir geçmişi olduğunu görmekteyiz. Bunlar şöyledir;

n                 Aktif öğrenme (1890’lardan beri gündemde)

n                 Probleme dayalı öğrenme (1910)

n                 Proje tabanlı öğretim  (1917)

n                 Oluşturmacı (Konstruktivist) Yaklaşım (1980)

n                 Çoklu okuryazarlıklar (Bilim Okuryazarlığı, Medya Okuryazarlığı, Bilgisayar okuryazarlığı, v.b.)

n                 İşbirlikli öğrenme (1930)

n                 Üstbilişsel eğitim

n                 Buluş yoluyla öğrenme (1960)

n                 Çoklu Zekâ (1983)

n                 İnternet tabanlı eğitim (1980)

n                 Uzaktan eğitim

n                 Yaşamboyu öğrenme

n                 Açık öğrenme

Rousseau’nun  (1762) Emile kitabını çağdaş eğitimin müjdecisi olarak kabul ettiğimizde ve günümüzde Avrupa Konseyi’nin de Comenius (1592-1670) ve Pestalozzi (1746-1827) gibi eğitimcilerin isimlerini taşıyan etkinliklerine baktığımızda ve günümüz eğitim yaklaşımlarının Dewey (1859-1953) ve Piaget’ye (1896-1980) kadar giden felsefi ve psikolojik temelleri göz önüne aldığımızda yeni düşüncelerin oldukça köklü bir kaynaktan beslendiğini anlamaktayız.   

 

Joel Spring’e göre 19, 20. yüzyıllarda ve 21. yüzyılın başında ulus-devletler arasındaki “Öteki Korkusu”  (Fear of the “Other”) bu eğitim düşüncelerinin küreselleşmesine katkıda bulundu[2].  Ancak bazı nedenlerden dolayı yeni yaklaşımlar istenildiği kadar yaygınlaşamadı. Bunların önündeki engelleri şöyle sıralayabiliriz.

n                 “Bilen öğretir” anlayışı

n                 Öğretim programının yoğunluğu

n                 Ders saatinin azlığı

n                 Sınıfta öğrenci sayının fazla olması

n                 Sınıftaki öğretim teknolojilerindeki yetersizlik

 

Yeni Türkiye devletinde pek çok eğitim bilimci,  daha 1920 sonrası eğitimde yukarıda sözü edilen aktif öğrenme akımının önemini kavramıştır. Öğrencileri okulda kum masasında, arkeoloji müzesinde, biyoloji laboratuarında ve kimya laboratuarımda çalışırken gösteren fotoğraflar ve Atatürk Eğitim Müzesi ve 75. Yıl Eğitim Müzesindeki ders araç ve gereçleri ve özellikle projeksiyon makineleri bunun en iyi görsel ve somut kanıtları olarak karşımızda durmaktadır.     

 

1960 sonrası bilgisayar ve uydu teknolojisinin eğitime yansımaları otantik öğrenme ile sanal öğrenmenin dengesi gibi bir sorun ile eğitimcileri karşı karşıya getirmiştir. Çoğu kez uçak v.b. simülasyonlarda olduğu gibi sanal öğrenme otantik öğrenmeye göre daha ucuz ve tehlikesiz ortamlar sunmaktadır. Fakat bu sanal öğrenmenin otantik öğrenmenin yerini alacağı anlamına gelmemektedir.  Çünkü eğitim, iletişimin ötesinde öğretmen ve öğrenci etkileşimini gerektirir. Öğretmen, bir usta,  bir kıdemli olarak genç öğrenene model olarak onun karakter, vicdan ve iradesinin gelişimine yardımcı olacaktır. Otantik öğrenme ve ortamlar önceki dönemlerden daha fazla önemini koruyacak gibi görülmektedir. Üniversite 1. sınıf öğrencileri üzerine yaptığım bir araştırmanın sonuçlarını sizinle paylaşmak istiyorum. Onlara ilköğretim ve ortaöğretimde yapıp hatırladığınız bir otantik etkinliği sorduğumda aşağıdaki bulgulara ulaştım.

 

Tablo: İlköğretim ve ortaöğretimde yapılıp hatırlanan otantik etkinlikler

Etkinlikler

f

Etkinlikler

f

Geziler

26

Röportaj Yapma

4

Deprem Tatbikatı

19

Okulda Protesto Mitingi

4

Ağaç Dikme

19

Dilekçe Yazma

4

Kampanyalar (sigara ile mücadele v.b.)

18

Meslekleri tanıma

3

Yangın Söndürme

11

Yemek Yapma

3

Mektup Yazma

8

Tarihi Olay Canlandırmaları (İstanbul’un Fethi gibi)

2

Okul Bahçesi Düzenleme

7

Mikroskopta bir maddeyi inceleme

2

Okul Dışında Ders

6

Pano Hazırlama

2

 

Gördüğünüz gibi okulda öğrenen pek çok bilgi unutulmakta ancak okulda yapılan yukarıdaki türdeki faaliyetler yıllara rağmen zihindeki kalıcılığını sürdürebilmektedir. Elbette otantik etkinlikler, fakülte türüne, branşa ve mesleğe göre değişebilecektir. Örneğin biz bugünlerde sosyal bilgiler lisans öğrencileri, yüksek lisans ve doktora yapan meslektaşlarım ile birlikte Hocamız Emekli Profesör Dr. Reşat Genç’in kütüphanesinin kataloğunu hazırlıyoruz. Yozgat Bozok Üniversitesi kütüphanesine devredilecek bu kitaplarla ilgili katalog hazırlarken, kitaplar ve arşiv belgeleri üzerine uzun uzun sohbet fırsatı bulduk. Bu arada lisans öğrencileri de belki de pek çok kütüphanede bulmayacakları temel kaynaklara dokunma ve göz atma fırsatı yakaladı.         

 

Bizler, bir eğitimci olarak branşımız ne olursa olsun iki temel yaklaşımın sancısını çekmekteyiz.  Bir yanda konu alan birikimini aktarma, öte yandan bunu yaparken meslekteki adayımızın yaratıcılığını öldürmeme ve yenilikçi (innovative) fikirler oluşturabilmesini sağlamadır. Neden bir meslekteki yenilikler profesyoneller tarafından değil de amatörler tarafından önerilsin ki...     

 

Bu çerçevede yaratıcılığın ve yenilikçi fikirlerin kaynağı olarak özellikle devlet müzeleri ve kişisel müzeler karşımıza çıkmaktadır. Her nedense Türkiye’de müzelere kültürel mirasın korunmasını geliştirme gibi bir amaç yüklenmiş iken, daha ilk çağlarda bu mekânların ilham perilerinin evi olarak görülmesi ve yenilikçi fikirlerin geliştirildiği yerler olarak kabul edilmesi anlayışı bizde pek yaygınlık kazanmamıştır. Aslında Avrupa’daki müzelerin bu işlevini daha 1838’de fark ederek, Avrupa Risalesine bu düşüncesini koymuş olan Mustafa Sami Efendi’nin hakkını yememek gerekir. Mustafa Sami şöyle diyor;

 "Halen Avrupalıların bunca yeni buluşları, teknikte süratle ilerlemelerinin nedenini, yaratıcılık düzeyine erişmiş olmalarında aramalıdır. …(Müzelerdeki) çok eski zamanlardan gelen kalıntılardan bilim ve sanat yoluyla ilham alarak meydana getirildiğini kabul etmek gerekir"[3].

Aslında eğitimde yeni yaklaşımlar bizatihi bize hedef göstermez, bir kez hedefimizi iyi belirledikten sonra yardımcı unsurlar olabilir. Türkiye, 100–150 yıl önce eğitim alanında usul-i cedit hareketi içine girdi. Öğretim teknolojileri, o tarihlerden beri Avrupa ve daha sona Amerika’dan ithal edilmiştir. Bu teknolojiler, bir konunun aktarılmasında ve iyi öğrenilmesinde bir araç olarak görüldü. Her nedense bu teknolojiyi bile yapabilme düşüncesi konusunda okul müzeleri kavramının ötesine gidilemedi. Uzun yıllar küreler ve haritalar yurtdışında basılabildi.  

Voltaire, Büyük Friedrich’e yazdığı 1771 tarihli mektupta şöyle diyordu:  Türkler, Cenevre’den cep saati ithal etmeye başlayalı, altmış yıl oldu, ama hâlâ bir tekini üretecek ya da ayarını bile yapabilecek durumda değiller.”[4] Yani eğitim sistemimizin, teknoloji üretme yeteneğine sahip gençlerin oluşturduğu kurumların kurulması ve devamlılığının sağlanması konusunda başarılı olduğu söylenemez. Aynı kılık kıyafet devriminde olduğu gibi modern bir kıyafetin iç aleme etkisine benzer bir şekilde teknoloji üretme kabiliyeti örn. projeksiyon makinesi ve lambasını üretebilme, kültüre olan inancı besler ve kültürel devamlılığı sağlayabilir.   

Sonuç olarak, bu konferanstaki temel düşünceleri şöyle özetleyebiliriz; 

n                 Eğitimde otantik uygulamalar önemini korumaktadır ve koruyacak gibi görülmektedir.

n                 Her türlü branş ve disiplin için müzeler, otantik ve sanal gerçeklik ortamları ile öğrenme ve yaratıcılığı geliştirmede yeni fırsatlar sunmaktadır. 

n                 Türkiye örneğinde görüldüğü gibi eğitimde yeni yaklaşımlar, üretici ve yenilikçi fikirler üreten bir kuşak yetiştirdiği ölçüde bir anlam kazanacaktır.   

 

Kaynaklar



* Bu yazı, 28 Şubat 2009’da Karabük Üniversitesi’nde yapılan konuşmanın özeti niteliğindedir.

** G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretim Üyesi 



[1] Aslı Ayşen Aydın, (2009, 15.02) “Teknoloji, Eğlence, Dizayn (TED) Konferansı nedir?” Radikal Gazetesi, Tasarım.

[2] Joel Spring (2006) Pedagogies of Globalization,  s. 7.

[3] Mustafa Sami Efendi (1996) Avrupa Risalesi, Haz. Remzi Demir, Ankara: Gündoğan Yayınları, s. 24-25.

[4]  Otto Kurz (2005) Sultan İçin Bir Saat: Yakındoğuda Avrupa Saat ve Saatçileri, çev. Ali Özdamar  İstanbul: Kitapyayınevi, s. 63.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BE YOU OWN BOSS

BE YOU OWN BOSS
BE ENTERPRENEUR, EARN MONEY

Labels

bebek (40) bakıcı (8) bakıcı devir işlemleri (8) doğum (8) işe başlamak (7) bebeğim (6) doğumgünü (6) işe dönmek (6) anne özlemi (5) girişimcilik (5) annelik (4) baby (4) bebek oyunları (4) emzirme (4) hamilelik (4) işbaşı (4) montessori (4) orff (4) çalışma (4) çocuk (4) Chicco Polly (3) annemi istiyorum (3) aşk (3) beklemek (3) children (3) doğum izni (3) evde kalmak (3) for mom (3) girişim (3) izmit (3) mutluluk (3) zeka (3) ömer (3) 15 ay (2) 6 ay (2) Formula 1 (2) aile (2) aktivite (2) alerji (2) araba (2) astim (2) bayram (2) bebek hareketleri (2) bebekle tatil (2) bilim (2) blog (2) cocuk (2) destek (2) deterjan (2) doğum sonrası (2) evde başbaşa (2) evlilik (2) hayat (2) hikaye (2) iş sanat (2) kendime dair (2) kids (2) küçük insan (2) okul (2) oyun oynama (2) parti (2) pazar (2) pick up (2) reasons to have children (2) sabun (2) son gün (2) turkey (2) yatak (2) yenge (2) yeni haberler (2) yetenek (2) İŞ (2) 0-3 years (1) 12 ay (1) 1215 (1) 17 Şubat (1) 2010 (1) 27 eylül (1) 7 ay (1) 9 ay (1) ADD (1) AFS (1) BRANDMAIL (1) Bulent Madi (1) CIA (1) DEGISIMI (1) DOĞAL MAKYAJ (1) Ferrari (1) Fila Motion 9 (1) H1N1 (1) IRAZ (1) KULTUR (1) LOVE (1) NUDE (1) OGRENCI (1) PUPA (1) TURK (1) Türkiye'de (1) VAKFI (1) Yaş otuz (1) affet (1) agaç (1) all star (1) alternatif eğitim (1) altı aylık (1) anaokulu (1) anksiyete (1) arada kalmak (1) arasta (1) arkadaş (1) astım (1) atölye (1) avusturya lise (1) ayrılma fobisi (1) ayrılma ile başa çıkma (1) ayrılma kaygısı (1) aşı (1) babycenter (1) başarmak (1) bebek ayakkabı (1) bebek bezi (1) bebek odası (1) bebek sahibi olmak (1) bebekle yurtdışı (1) bebeğimi bırakmak (1) bebiş (1) bekarlık (1) beklediğim an (1) belgesel (1) berbat sipariş (1) bezi (1) birthday (1) blogspot (1) bronsit (1) burak büyükdemir (1) burger king (1) business plan (1) buğday (1) canlı yayın (1) canım (1) censor (1) chicken (1) coach (1) converse (1) darıca (1) deneyim (1) dernek (1) devam (1) devrim (1) değer (1) değiştirme (1) diaper (1) dikkat bozukluğu (1) discipline (1) diş buğdayı (1) diş hediği (1) dj (1) dogumgunu (1) doktorum (1) domuz giribi (1) doruk (1) doğa dostu (1) doğum günü (1) dönüm noktası (1) düzen (1) e-ticaret (1) e-tohum (1) edirne (1) education (1) egitim (1) emerek uyuma (1) enerji (1) enterpreneur (1) eskişehir (1) esra (1) esumom (1) evlendik (1) evlenmek (1) ezel (1) eğitim dostları (1) fabrika (1) feng shui (1) firsat (1) geldi (1) geliştirici (1) geliştirme (1) gezi (1) giden (1) girls (1) gitme vakti (1) gitmek (1) gizem (1) global warming (1) goethe (1) goran bregovic (1) grow (1) grubu (1) hafta hafta (1) haftasonu (1) hafıza (1) haklari (1) hammaddeler.com (1) hanımın (1) hasta (1) hastalık (1) hayat hikayem (1) hayvanat bahçesi (1) hayır (1) hedef (1) hedik (1) hediye (1) herşey (1) heyecan (1) hiperaktif (1) hiperaktivite (1) his (1) hobi bahçesi (1) home office (1) hıdırellez (1) icat (1) indu (1) ipek (1) israil (1) istemek (1) istemiyorum (1) italya (1) iş planı (1) kader (1) kadin (1) kahvaltı (1) kahve (1) kalem (1) kalorifer (1) kangoo (1) karada (1) karanfil (1) keskin (1) konser (1) konu (1) kosgeb (1) kostum sitesi (1) krep (1) kurban (1) küresel ısınma (1) kütahya (1) kıpırtı (1) kış (1) lamba (1) lastik (1) life (1) like (1) lisans (1) lohusa (1) lohusalık (1) mama sandalyesi (1) marmaray (1) merkez (1) merkezi (1) midpoint (1) milano (1) mimar (1) mucize (1) mumpreneur (1) mühendis (1) mümkün mü? (1) müzik (1) nefes (1) nikah (1) ninni (1) nişan (1) norveç (1) nurturia (1) ocos (1) oncesi (1) onur erol (1) open blog (1) oyun (1) oğlum (1) paktuna (1) park (1) pasaport (1) pedagoji (1) peer gynt (1) piano (1) picasaweb (1) plan (1) plus syn (1) polymer (1) premature (1) psychology (1) put down (1) ralli (1) referandum (1) reform (1) robinson (1) rocker (1) sabiha (1) sabunagaci (1) sabunagacı (1) salıncak (1) sanayi (1) sapanca (1) sayi (1) schulwerk (1) science (1) science at home (1) secret (1) seminer (1) seyahat (1) sigara (1) sir (1) site (1) soapnut (1) soguk (1) sonbahar (1) sosyal medya manyağı (1) squidoo (1) stumble (1) sultanlık (1) sunnet (1) sürüş (1) tahta (1) temizlik (1) ticaret (1) tips (1) toddler (1) toros (1) tracy hogg (1) tumbletots (1) tuzlu (1) twinkle (1) uyku (1) van (1) vinç (1) vücut (1) waldorf (1) walker (1) yahyakaptan (1) yanar (1) yapmak (1) yaprak (1) yaratıcı (1) yaratıcılığın gelişmesi (1) yardım (1) yarı doğumdünü (1) yarı yaşgünü (1) yatır kaldır (1) yeni yıl (1) yer yatağı (1) yoğurt (1) yurtdışı (1) yüksek lisans (1) yıldönümü (1) yıldız (1) zaman (1) zeynep (1) ÜZE (1) çarşaf (1) çiftliği (1) çin astrolojisi (1) çin falı (1) çocuk program (1) çocuk sahibi olmak (1) çocuklar (1) çocuğu (1) çocuğuma dokunma (1) öksüz (1) öss (1) özlemek (1) ülke (1) üretim (1) üstün (1) ıspanak (1) ısparta (1) ışık (1)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı